Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği 13. Kongresi, Antalya, Turkey, 30 October - 02 November 2014, pp.293-294
Giriş ve Amaç: Endovasküler tedavi çağımızın hızlı ivme kazanmış tedavi yöntemlerinden biridir. Yüksek riskli hastalarda erken
dönem başarısı tedavi endikasyonları konusunda cesaretlendirip
genişlemesine neden olmaktadır. TEVAR ve EVAR tedavisi
uygulanıp iki greft arası bölgede diseksiyon ve anevrizma varlığı
nedeniyle kliniğimize başvurup, antegrad viseral debranching ve
endovasküler stent greft uygulayarak tedavi ettiğimiz olgumuzu
sunmaktayız.
Yöntem: Kırk sekiz yaşında hipertansiyon ve Torako-abdominal
aort anevrizması nedeni ile takip edilen hasta üç yıl önce tip III
aort diseksiyonu nedeniyle dış merkezde TEVAR + EVAR uygulanmıştı. Karın ağrısının devam etmesi ve halsizlik şikayetleri
ile kliniğimize başvurdu. Çekin BT-anjiyografide patent TEVAR
ve EVAR greftleri mevcut. Desenden aortada bulunan false
lümen tromboze, 2 greft arasında kalan segment anevrizmatik ve
diseke olup 48 mm olarak ölçüldü. Çölyak trunkus ve sol renal
arter false lümenden, SMA ve sağ renal arter gerçek lümenden
çıkmaktaydı. Hastaya çölyak, SMA ve sağ renal arterlere proksimal anastomozu asenden aortada olacak şekilde Dacron greft ile
viseral debranching uygulandı ve ardından aynı seansta EVAR
ve TEVAR greftleri arasındaki segment Endovasküler stent greft
konularak onarıldı.
Bulgular: Aortik diseksiyonlarda en çok desenden aortada olmak
üzere, birden fazla yırtık mevcut olabilmekte ve kapatılmazsa açık
kalmış olan false lümen anevrizmanın genişlemesi ve rüptürüne,
gerçek lümen kollapsına bağlı malperfüzyon semptomlarına neden
olabilmektedir.
Tartışma ve Sonuç: Aortik diseksiyonlarda yırtık bölgeleri ve re-entry
alanları detaylı olarak araştırılmalı, malperfüzyon gelişen hastalarda
viseral debranhing gibi reperfüzyonu sağlayacak işlemler uygulanmalıdır