2. ULUSLARARASI TIP BİLİMLERİ VE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIMLAR KONGRESİ, İstanbul, Turkey, 10 - 11 July 2021, pp.466
Doğum süreci, ebeveynler açısından yeni bir başlangıcın olduğu, eşsiz bir zamandır. Bu süreçte.
Ebeveynler hissettiği pek çok duygu ile birlikte psikolojik bir geçiş süreci yaşar. Yenidoğanlarda
sık görülen solunum sıkıntısı sebebiyle doğum sonrası bebeğin yoğun bakıma alınması,
ebeveynlerde panik, belirsizlik, korku, kaygı ve sürekli bir şey olacakmış endişesi yaratabilir.
Hemşireler, bu noktada önemli roller üstlenmektedirler. Bu çalışma, yenidoğan yoğun bakım
ünitesinde yatmakta olan ve oksijen desteği alan yenidoğanların ebeveynlerinin stres ve kaygı
düzeylerini belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Ağustos 2020- Mayıs 2021 tarihleri
arasında özel bir vakıf üniversitesi hastanesinin yenidoğan yoğun bakım ünitesinde
uygulanmıştır. Çalışma örneklemini 123 ebeveyn oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında
“Ebeveyn Bilgi Formu”, “Bebek Bilgi Formu”, “Durumluk ve Sürekli Kaygı Ölçeği”, “YYBÜ
Anne Baba Stres Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için gerekli izinler
alınmıştır. Araştırma sonucunda ebeveynlerin durumluk kaygı puanı ortalamaları “48,26±10,21”
ve sürekli kaygı puanı ortalamaları “47,52±8,46” olarak her ikisinde de algılanan “orta düzeyde
kaygı” olduğu belirlenmiştir. YYBÜ Anne-Baba Stres Ölçeği toplamından aldıkları puan
ortalamaları “104,38±31,58”; ölçeğin alt boyutlarından görüntü ve sesler puan ortalaması
“16,21±6,12”; bebeğin görünümü ve davranışları puan ortalaması “52,53±19,19”; bebeğinizle
Ilişkiniz puan ortalaması “35,62±13,42” bulunmuştur. Ebeveynlerin sahip olduğu çocuk sayısı,
çalışma durumu, bebeğin cinsiyeti, doğum şekli, yoğun bakım ortamının özellikleri, ebeveynlerin
sağlık personelleriyle iletişimi, bebeğin sağlık durumu ailelerin stres ve kaygı ölçeklerinin alt
boyutlarından etkilendiği bulunmuştur. Bu süreçte aile merkezli yaklaşım ile yenidoğanların en
değerlileri olan ebeveynlere destek olunması önerilmektedir.